Ülkü Ocakları, geçtiğimiz günlerde İstanbul Taksimde gerçekleştirilen bir yürüyüş esnasında, Ezan-ı Muhammedi’ye karşı yapılan saygısızlığa, yazılı bir basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Ülkü Ocakları Bayburt İl Başkanı Fatih ÖTÜNÇ tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi ;
Bir toplumu millet yapan, yeryüzünde yaşayan diğer insan topluluklarından ayırt edilmesine imkan veren çeşitli değerler ve semboller vardır. Bu değerlerin bütünü, asırların birikim ve tecrübesiyle Milli Kimlik dediğimiz, üzerine titrediğimiz, şahsiyetimizi ortaya koyar.
Müslüman Türk milleti olarak duruşumuzu ifade eden bu sembollerin en önemlilerinden birisi hiç şüphesiz Ezan-ı Muhammedidir.
Müminin miracı ve ibadetlerin en faziletlisi Namaza çağrı olan, Tevhidi, yani Allah’ın yüceliği ve bir oluşunu, İki Cihan Serveri Efendimiz (s.a.v)’in ise O’nun kulu ve Resulü olduğu hakikatini gönüllere ve göklere nakşeden ezan, yüzyıllardır Mümin olmanın bir ifadesi olarak, değişik coğrafyalarda, farklı dilden ve etnik kimlikten milyarlarca insanın ortak değeri, ortak dili olarak, minarelerden okunmakta, müminlere huzur vermektedir. Yaklaşık bin yıldır İslam’ın kılıcı olarak, Allah’ın dinini en uzak coğrafyalara kadar yayan Müslüman Türk Milleti için ise ezan tarih boyunca, bağımsızlığın simgesi olmuştur.
Bu şuurla, Milli Şairimiz M.Akif İstiklal Marşımızda ; “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde inlemeli” diyerek bu hakikati en keskin biçimde ifade etmiş, İslam ile bütünleşmiş, adeta et ve tırnak olmuş necip milletimiz için Ezan’ın önemini ortaya koymuştur.
Tarih Boyunca Ezan’a ve içerdiği manaya düşmanlık eden, Ezan’ı, dolayısıyla İslam’ı ortadan kaldırmak isteyen nice iblis sıfatlı kişi ve zümre gelip geçmiştir.
Ebu Cehiller, Ebu Lehepler, tarih boyunca eksik olmamış, ezanları susturmak istemiş, fakat her zaman karşılarında kararlı ve gözü kara Mümin gönülleri bulmuştur.
İlk defa Bilal-ı Habeş’i (Radıyallahu Anh) tarafından okunan ezan, Asr-ı Saadet’ten günümüze dek İslam’ın sesli bayrağı olarak, Ümmet-i Muhammed’in ortak ve vazgeçilmez değeri,huzur ve emniyet kaynağı olmuştur.
Ecdadımız, Cenab-ı Hakk’ın büyüklüğü,tek oluşu ve Şanlı Peygamberimizin O’nun Resulü oluşunu, en yalın bir şekilde günde beş defa ifade eden Ezan’ı, en uzak coğrafyalarda yankılandırmak adına nice bedeller ödemiş, toprağın altı bu uğurda canını feda eden, rakamların dahi aciz kaldığı sayısız şehide yatak olmuştur. Maalesef, geçtiğimiz günlerde, bu hakikatten gafil, Müslüman Türk olma haysiyetinden uzak, mukaddesatı için serden geçen saygın ve onurlu Türk Kadınını asla temsil etmeyen azgın bir güruh, güya kadın haklarını savunmak için tertipledikleri bir yürüyüş esnasında okunan Ezan-ı Muhammediden rahatsız olmuş, ıslık ve alkışlarla, Ezan’a karşı saygısızlık etmişlerdir.
Ezanlar dinmesin diye bin yıl boyunca Can feda eden bir millet’in yaşadığı topraklarda böylesi bir hadisenin yaşanması ibretliktir.
Müslüman Türk Vatanında, Ezan’a bu saygısızlığı yapanların, Türk’ün kadim düşmanlarından farkları nedir ?
Milli Kimlik ve Kültürüne yabancılaşmış, Esfel-i Safilin çukurunda debelenen sapkınlar kime hizmet etmektedir ?
Yoksa, bu köksüz ve ruhsuz güruh, Bizans’ın kılıç artığı mıdır ?
Elbette öyledir…
Başka türlü hangi Müslüman Türk Evladı, Fatih’in fethettiği İstanbul’un göbeğinde okunan Ezan’dan rahatsız olabilir ?
Haçlı Ordularının, Moskof Gavurunun, Yunan Palikaryasının, İngiliz’in, Fransız’ın, hasılı Yedi Düvelin susturamadığı ezanı bu kılıç artıkları mı susturacaktır ?
Hayır, asla… Müslüman Türk Millet’i tarihinden ve imanından aldığı güçle buna asla izin ve geçit vermeyecektir.
Bizlerde, Türk İslam Ülkücüleri olarak, imanımızı, vatanımızı, devletimizi ve milletimizi simgeleyen değerlerin daima arkasında olacak ; ezanımıza, bayrağımıza, mabedimize ve toprağımıza saldıran, istikametini vede yönünü kaybetmiş nesebi gayri sahihlere karşı, sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Bu vatan toprağı kolay kazanılmadı, bu devlet bedavadan kurulmadı, elbette bu millette haybeden bu günlere gelmedi. Bu hakikati anlamayan, anlamak istemeyen, hilelerle, oyunlarla milletimizin birlik, beraberlik ve huzurunu bozmak isteyen Emperyalistlerin vede onların dümen suyuna girip, alçakça emellerine hizmet eden soyu sopu belirsiz yerli işbirlikçilerinin, tepesine, gerekirse bir balyoz misali ineceğiz.
Kimse bizlerden Milli değerlerimize yapılan hakaret ve küstahlıklara karşı susmamızı beklememelidir. Ülkücü Hareket, Türk’ e düşmanlık edenlere karşı sessiz kalmamıştır, kalmayacaktır. Mukaddesatını korumak adına bedel ödemekten, can vermekten kaçınmayacaktır.
Bu noktada, Ülkü Ocakları Bayburt İl Başkanlığı olarak ; Merhum Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın dilinden dökülen samimi duasına, bizlerde iştirak ediyor,can-u gönülden amin diyoruz.
Biz,kısık sesleriz…minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler…göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver…cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!