Basra Körfezi’nin Stratejik Önemi ve Küresel Aktörlerin Körfezdeki Konumu
Basra Körfezi cografi konumu itibari ile yeryüzünün en önemli bölgelerinden biridir. Kavsak cografya olarak adlandirilan Basra Körfezi’nin Batisinda Suudi Arabistan, Birlesik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, dogusunda Iran, Kuzeybatisinda Irak ve Kuveyt gibi zengin yer alti kaynaklarina sahip ülkeler vardir. Basra Körfezi Güneyden Umman Körfezi ve Hint Okyanusuna baglanir. Ayrica Firat ve Dicle nehirlerinin birleserek olusturdugu Sattül Arab’da Basra Körfezine dökülerek körfezden Firat ve Dicle nehirlerinin baslangiç noktasina kadar kesintisiz bir ulasim hatti olusturur. (Özellikle bu hat 19.yy’in sonu ve 20’inci yy’in basinda Ingiltere tarafindan ticaret, güvenlik ve ulasim noktasinda verimli bir sekilde kullanilmistir).
Basra Körfezi, asirlardan beri güçlü ülkelerin mücadele sahasi olurken sahip oldugu önemli konumu itibari ile de özellikle günümüzde enerji kaynaklari basta olmak üzere pek çok alanda dünyanin birçok ihtiyacini karsilamaktadir. Basra Körfezi ülkeleri Uluslar arasi politikada caydirici olamamalari körfez devletlerini küresel güçlerin oyun alani haline getirmistir. Bu nedenle özellikle 20. Yy da körfezde politika her zaman dalgali olmustur. Körfez ülkelerinin kral ve seyhleri gerek tarihten gelen rekabet gerekse ülkelerinin demografik yapisi itibari ile küresel güçlere karsi ortak bir akil ve siyaset olusturamamalari körfeze ve kaynaklarina ulasimi kolaylastirmistir.
Basra Körfezi ülkeleri Özellikle birçok küresel aktörün oldugu dönemlerde körfez ve civarindaki ülkeler gerilimli politikanin merkezi haline gelmistir. Gerilim ve savasin yasandigi dönemlerde sadece bu cografya etki altinda kalmamis bununla birlikte Ön Asya cografyasi da bu gerilimi bütün boyutlari ile yasamistir
Önemli, bir enerji sahasi olan Basra Körfezi dünyadaki petrolün ‰60’i ve dogalgazinda ‰50’sine sahiptir. Böylesine önemli bir enerji alani olan körfez bölgesi özellikle petrolün ortaya çikarilmasi ile birlikte küresel aktörlerin ilgi ve çekisme sahasi olmustur.
Basra Körfezinde Amerika ve Diger Güçler
Bütün küresel aktörler Basra Körfezinde politik olarak etkin ve aktif bir sekilde yer alma çabasi içerisindedirler, ancak hiç süphesiz körfezin bugün en etkili aktörü Amerika Birlesik Devletleridir. ABD soguk savas döneminde, Ingiltere’nin (1971) körfez bölgesindeki üslerinin büyük bir kismindan çekilmesi ile birlikte bölgenin kontrolünü ABD’ye birakmistir. Ingiltere özellikle Kuveyt, Katar ve Bahreyn üzerindeki siyasi nüfuzunu eskisi kadar olmasa da devam ettirmektedir. Kuveyt ve Irak arasindaki tarafsiz bölge olarak adlandirilan zengin petrol yataklarinin oldugu kisim bugün Ingiltere ve ABD kontrolündedir. Fransa ise bu yarista istedigini tam olarak alamamisken Birlesik Arap Emirliklerinde ve Bahreyn’de ki (Haghragh) askeri üsleri bölgedeki çikarlarini artirmaya ve korumaya devam ettirdigini göstermektedir.
Amerika Birlesik Devletleri’nin basta Umman olmak üzere körfezin pek çok bölgesinde askeri üsleri bulunmaktadir. Bu üsler Umman’da Masirah, Omolghanam, Khazab, Samarit, Beitolfalaj, Suudi Arabistan’da Zahran, Asafania, Hafrolbaten, Bahreyn’de Jafir, Haghragh, Birlesik Arap Emirliklerinde Fujairah, Kuveyt’te Kuwait Naval Base, Irak’ta Umm Qasir üsleridir. Hava üsleri ile birlikte körfez ülkelerinde on bes ABD askeri üssü bulunmaktadir. Askeri üslerin sayisi ve niteligine bakilirsa körfezin ABD tarafindan askeri üsler körfezi haline getirildigi görülecektir. ABD körfezdeki üsleri vasitasiyla çevre ülkelere gözdagi verirken ayni zamanda bölgedeki mevcut ekonomik ve siyasi gücünü korumaktadir.
21.yy’da Basra Körfezi küresel aktörlerin politik ve askeri mücadelelerinin sik sik yasanacagi bir nokta olacaktir. ABD, Çin, Ingiltere, Rusya, Almanya, Fransa, Japonya bölgede çikarlarinin çatismamasina azami derece dikkat ederken Rusya ve Çin de müttefikleri olan Iran ile birlikte ABD’nin bölgedeki oyun alanindan uzak kalmamaya çalisacaktir.
Mao’dan sonra dis politika degisikligine giden Çin bir taraftan Komunizime bagli kalmayi sürdürürken diger taraftan da liberal ekonomi politikasini uygulamaya çalismaktadir. Sessiz ve etkin diplomasi örnegini günümüzde etkili bir sekilde kullanan Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu politikasini en güzel sekilde uyguladigi bölgelerin basinda hiç süphesiz körfez ülkeleri gelmektedir. Ekonomik gelisime paralel olarak artan enerji ihtiyaci Çin’i özellikle körfez ülkeleri ile iliskilerini gelistirmek zorunda birakmaktadir. Aslina bakilirsa Çin’in giderek artan enerji ihtiyaci ve batinin buna paralel olarak duragan bir ekonomi içerisinde olmasi, körfez ülkeleri için Çin’in büyük bir pazar olarak görülmesini saglamaktadir. Çin körfezde ABD’yi tedirgin etmeden strateji üretmeye çalismaktadir. Özellikle Çin’in Iran, Irak ve Suudi Arabistan ile son dönemdeki iliskilerine bakildiginda, Basra Körfezinde giderek nüfuz alani genisleyen bir Çin Devleti görülecektir. Körfez ülkeleri ile Çin enerji tabanli bir politika gelistirmektedir. Bu politika körfez ülkeleri ile Çin’i yakin isbirligine sevk etmektedir. Bu politika neticesinde ABD ve Çin’in önümüzdeki dönemde körfezde karsi karsiya gelmesi muhtemelken ABD’nin körfez ve pasifikteki askeri konumu Çin için tehdit unsuru olusturmaktadir. Körfez ülkeleri her ne kadar da enerji tabanli serbest bir politika uyguluyor gibi görünse de özellikle ABD’nin kirmizi çizgisini dikkate almaktadirlar.