Bayburt Atlı Spor Kulübü Başkanı Arif Köprücü, Bayburt Tarih-Kültür ve Edebiyat Derneği tarafından her hafta düzenlenen kültür sohbetlerinde “Türk Kültüründe At ve Ciritin Önemi” adlı bir sunum yaptı.
Göçebe bir kültürden gelen Türklerin atı evcilleştirdiğini ve Türk tarihinde atın çok önemli bir yerinin olduğunu söyeleyen Köprücü, “Daha öncesinde olduğu gibi Osmanlı’da da büyük zaferlerin kazanılmasında atların çok önemli bir payı var. Rivayete göre, bir cirit atı Bizans’a satılır, Osmanlı Bizans savaşında bu at çok büyük bir başarı gösterir. Bunun üzerine devrin padişahı cirit atlarının Bizans’a satılmasını yasaklar“ dedi.
Atın 50 yıl öncesinde toplum hayatının merkezinde olduğunu söyleyen Köprücü, at ırkları ve at renkleri hakkında bilgi verdikten sonra, ata sporu cirit hakkında önemli bilgiler verdi.
Ciritin Türklerin en eski sporlarından birisi olduğunu, oyunun amacının savaş olmadığı zamanlarda hem atı, hem biniciyi formda tutmak olduğunu, Türklerin cirit oynamaktaki amaçlarının savaş antrenmanı yapmak olduğunu söyleyen Köprücü, “20 yıl öncesine kadar Kara Sirit denilen bir oyunumuz vardı, bugün bizim oynadığımız ise kurallı olanı. Kara Ciritte kural yoktu, sokak fubolu gibi. Günümüzde Geleneksel Spor Dalları Federasyonu var, biz atlı cirit kulüpleri olarak ona bağlıyız. 120 civarında cirit kulübü var ve her sene turnuvalar yapılıyor “dedi.
140 metre uzunluğunda bir sahada oynanan cirit oyunuyla ilgili puanlama bilgileri de veren Köprücü, Bayburt cirit tarihine değindi.
Bayburt’ta ilk ciritin 1200’lü yıllarda Mugusiddin Tuğrul Şah’ın kaleyi onarması esnasında oynandığını, yine IV. Murat’ın Revan Seferi’ne giderken Bayburt’a uğradığı ve onun onuruna Bayburt’ta bir cirit gösterisi yapıldığının tarihi kitaplarında yer aldığını söyleyen Köprücü, Kaleardı Mahallesi, Saray Bahçesi, Sentetik Çim Saha bilinen cirit oynanan yerler olduğunu kaydetti.
Bayburt’un cirit geçmişiden söz eden ve meşhur ciritçilerini sayan Köprücü, Yukarı Loru Köyü’nden Ağa Efendi, Aşağı Loru Köyü’nden, Çorak Köyü’nden Süleyman ve Bahri Efendilerin Cumhuriyetin 10. Yılı kutlamlarında İstanbul’daki cirit gösterilerine Bayburt’tan davet edilen kişiler olduğunu belirtti.
Bayburt’ta cirit anlamında efsanevi diğer bir isminde Vağında Köyü’nden Ruşen Efendi olduğunu söyleyen Köprücü, Ruşen Efendi’nin Bayburt’ta gelmiş geçmiş en iyi ciritçilerden bir olarak gösterildiğini, bölgedeki tek rakibinin ise Erzurum’un Zırnık Köyü’nden Vehbi Efendi olduğunu ve bu iki kişinin arasındaki rekabetin dillere destan olduğunu kaydetti.
Ruşen Efendi ile ilgili cirit camiasına mal olmuş bir ifadenin de yer aldığını söyleyen Köprücü, rivayete göre Ruşen Efendi’nin cirit sopasını sert ve hızlı atmasından dolayı kolundan bir iple beline bağlandığını ve bu durumun cirit muhabbetlerinde geçen ‘kolunu bağlayın’ ifadesini ortaya çıkardığını aktardı.
Köpürücü, 1937 yılında Atatürk’ün isteği üzerine Bayburt Cirit ekibinin Ankara’ya giderek çok güzel de bir cirit gösterisi sunduklarını ve Atatürk’ün ciritçilere Şimendiferli Köstekli Saat hediye ettiğini söyledi.
Bayburt’ta cirit sporunu sırtlayan ailenin çocuğu olan Arif Köprücü, Bayburt’un namlı ciritçilerinden olan dedesi Fikri Köprücü’den dinlediği anılara da değindi.
‘Kaşıkırık lakabı Erzurumlular’ın hediyesi
Köprücü, dedesinin ‘Kaşıkırık’ lakabının nereden geldiğini ve Saray Bahçesi’nde oynanan meşhur Erzurum-Bayburt cirit maçını şu ifadelerle anlattı:
“1970’li yıllarda Hacı Fikri Köprücü, o zamanlar Koplu Fikri adıyla tanınıyor. Meşhur bir ciritçi. Erzurum’a gidiyorlar. Aşkale civarında atlar huysuzluk ediyorlar, azıyorlar. Bunun üzerine kamyona çıktığında atlardan birinin diğer atların ayakları dibine düştüğünü görüyor. Canhıraş bir şekilde atı kaldırmaya uğraşırken paltosu atın ayağının altında kalıyor, o sırada atın dedemin kaşı açılıyor. Aşkale civarında bir doktor çağrılıyor. Bir pansumanın ardından yola devam ediyorlar. Dedem ciritin başlaması üzerine kendisini belli eden birkaç güzel hareketin ardından Erzurum tarafına doğru giderken Erzurumlular bağırıyor: ‘Kollayın kaşıkırık geliyor’ diye. Burada dedemin lakabı kaşıkırık kalıyor. Çok güzel bir müsabaka geçiriyor dedem. Atları kamyona yüklüyorlar, bir bakkala giriyor. Alışveriş yapacak. Babasına tütün, çay, şeker alıyor. Borcunu soruyor. Adam atnıyor ve ben senden para almam diyor. Dedem zorlamasına rağmen adam para almıyor.”
Saray Bahçesi’nde ‘Paydos’
Yine dedemin anlattıklarından biri, Saray Behçesi’nde Erzurum takımı ile cirit oynanıyor. Ama bunun bir hafta
öncesinde Erzurum’da bir fubol maçı oynanmış ve Bayburt takımına iyi davranılmamış. Saray Bahçesi’ndeki ciriti i
zleyenler arasında futbolcular da var. Dedem çok güzel bir maç çıkarıyor. Ve bir cirit atışında Erzurumlu ciritçiyi
atından aşağı düşürüyor. Zamanın kulüp başkanı Osman Okutmuş, dedemi çağırıyor ve ‘Fikri orta sahaya kadar git ve uzun bir değnek salladıktan sonra paydos de bitirelim.’ Dedem aynısını yapıyor. Ve ciriti izleyen Bayburtlular dedemi Saray Bahçesi’nden Saat Kuleye kadar omuzlarının üzerinde götürüyorlar.
Köprücü, ciritin gelişmesi ve gelecek kuşaklara daha sağlam temeller üzerinde taşınması yönünde çabalar gösterdiklerini kaydederek, Yeni Şehir Parkı’nın karşısındaki alana çok güzel bir cirit kompleksi yapılacağını da söyledi.
Köprücü’ye sunumunun ardından Bayburt Tarih, Kültür ve Edebiyat Derneği Başkanı Fatih Dündar tarafından katılım belgesi ve çeşitli hediyeler verildi.