9 Nisan 2013 Salı tarihinde başlayıp, 30.Nisan.2013 Salı günü biten bir Bayburt maceram var. Daha doğrusu yaklaşık beş aydır okuyarak araştırıp öğrenmeye çalıştığım bu cennet parçası ili yakından tanıyıp, havasını soluyup, güzel insanlarıyla tanışıp artık öğrenme arzusuydu bu. Bayburt Portal’a ilk kez yazıyorum; bu vesile ile teşekkür borçlarımı yerine getirmeme müsaade ediniz lütfen:
Beni ağırlayıp, gerçekten bir Bayburt Sevdalısı olmama öncülük eden İl Kültür ve Turizm Müdürüm Sn Bahri Akbulut’a, Şube Müdürüm Sn. Adnan Okumuş’a ve Şair Zihni Kültür Merkezi personeline;
Fatih Mehmet Özcan, Veysel Gider, Murat Okutmuş, Enes Budak gibi Bayburt’un güzide gazetecilerine;
Dursun Ali Emir, Mete Emir gibi Bayburt’un proje emektarlarına;
Uygun Ahmet Aker, Nihat Purut, Nahit İmaç gibi Bayburt’un aydın yüzlerine (ki, Ahmet Aker Beyefendinin o “ Seferberlik Hikayeleri” öğrencilerime birer kısa film kaynağı olmuştur, yüreğine, kalemine sağlık);
Bayburt’un mülki ve idari amirliklerinde görevli gülen yüzlerine ve tabii Naci Ahıskalı kardeşime;
Güler yüzü ve misafirperverliğiyle onca yoğunluğuna rağmen, yine de bana zaman ayırıp projelerimi paylaşan belediye başkanım Sayın Hacı Ali Polat’a;
Ve…
Bayburt’ta, tanıştığım ilk günden ayrılacağım son güne kadar, okulundan, derneğinden, özel işlerinden fırsat buldukça, sağlığı el verdikçe, gece gündüz beni yalnız bırakmayan ve kendisinden Bayburt adına çok şey öğrendiğim; bilgilendiğim, feyz aldığım değerli Bayburt emekçisi genç ve savaşçı yürek BAYDER kurucu başkanı, yüreğiyle, emeğiyle, kalemiyle bir Bayburt Fatihi Fatih Dündar kardeşime teşekkürü bir borç biliyorum.
Bu görevimi yerine getirmezsem, inanın kurdeşen dökerdim. Aslında hakları yine de ödenmez.
………………………………………………….
Benim güzellik anlayışım Bayburt için bir ehemmiyet teşkil etmez belki ama “doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacı ile dürtüler yaratma becerisi” ise sanat; bu dürtüleri yaratma becerimi Bayburt’ta çok rahat ve kolay edinebilirim ben.
İmgelerle yoğrulmuş, duygulu, içe işleyen bir anlatımla, tarihsel arka planını ihmal etmeden, beceriyle dolaştırabilmeliyim sözcüklerimi, içe dönük gözlem ve keşiflerimle.
Ben gezdiğim, gözlemlediğim yerleri yürüyerek keşfederim. Mesela saatlerce, kilometrelerce yürüdüm Bayburt’ta Bir sabah, mevsim yüzüme gülüp, güneş bana “haydi” dediğinde, vurdum Aslan Dağı’na. Bastım gözümün deklanşörüne “al gözüm seyreyle” diye.
Daha ilk bakışta gördüklerim: Karları hala sırtında dağ başları, söğüt ağaçları, kavaklar, yağmur kuşları, kır çiçekleri, vadiler, serçeler, geyik sesleri, cırcır böcekleri, köknar şıvgınları, meşe, ceylan, avcı; gürül gürül Çoruh. Bu ne zenginlik Yarabbi, dayanır mı buna ruh?
Uzak özlemlerin külü savrulur şimdi ovaya…dudaklarda hasret türküleri. Aşk saklanır gözlerin menevşesinde. Hüznü gerilerde bırakıp, usulca girmeli menziline umudun. Şimdi uzanmak zamanı meşeler altında dağların eteklerinde. Buğulu türküler söyleme zamanı.
Bakış açımı dolduran panorama sanki Monet’nin Çiçek Bahçesi.
Uzaklarda bir ihtiyar, dağın rüzgarını taşıyor sırtındaki heybesinde; kır çiçekleri taşıyor. Paçalarına yapışmış dikenleri sürüyerek yürüyor Soğanlı’ya doğru.
Ve bundan böyle dizelerimde tematik bir içerik taşıyacak bütün bu pastoral zenginlik.
Balkanlar’da, Urumeli’nde, Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Irak’ta, Mısır’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Sarıkamış’ta, Yemen’de, Kop’ta…şehadet şerbetini içmiş Bayburt’un kahraman evlatları bugün yaşasalardı, Moloç Dağın’dan o güzelim sereserpe Bayburt Ovasına bakıp bir görselerdi yemyeşil bir örtü içinde papatyaları, gelincikleri, laleleri. Ciğerlerine bir çekebilselerdi efil efil esen bahar yellerini, yabani çiçek kokularını. Gümüş derelerle çoğalıp çağıldayan Çoruh’un kıvrıla kıvrıla süzülüşünü bir görebilselerdi cennet Bayburt’ta. Hoş onlar da cennetteler ya…
………………………………………………………..
Bir çırpıda hayıflandığım ama girişimlerin bu sene semeresini alacağını öğrendiğim trekking, yamaç paraşütü, atlı safari, camping, rafting, kano, of road gibi turizm sporlarının burada bir an önce yaşama geçirilmesi.
Neyse, bu ilk yazıyı daha başından, teşekkür faslından itibaren yeterince uzun tuttuk zaten. Siz değerli okurları fazla yormadan, son sözlerimle bitireyim:
Bayburt, yedinci sanat Sinema’ya doğal bir film stüdyosu.
Tuvalini, boyasını, fırçasını alıp gelen ressama, estetik bir (bin) panorama.
Temayül sınırlarını zorlayıp, hikayeler yaratmak isteyen bir muharrire ilham kaynağı.
Şairlere aşk, ozanlara meşk.
Bemol- diyez tonlarıyla, majör- minör tınılarda, bilmem hangi makam ve usülde şarkılar üretecek bir besteciye, düş dünyasını besleyecek bir görsel şölen.
Hülasa…gelin, görün, yaşayın. Gözlerinizi şaşırtın. Cenneti gösterin onlara. Bayburt’u gösterin. Buna hakkı var gözlerin!
Tekrar birlikte olmak dileğiyle Bayburt’un güzel inanları…
TV Film Yapımcısı – Yönetmen