Bayburt Üniversitesi Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimizden, üzerlerindeki sorumluğun bilinciyle, çok büyük bir ülkenin, büyük bir milletin evlatları olmanın şuuruyla eğitim hayatlarını sürdürmelerini bekliyorum. Sizler, 78 milyonun dişinden, tırnağından artırarak kurduğu, içini donattığı üniversitelerde eğitim görürken, aynı zamanda bu aziz milletin emanetini de üzerinizde taşıyorsunuz. Son yaşadığımız hadiseler, sizlerin üzerinizdeki ağır yükü daha da artırmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Külliye Konferans Salonu’nda Bayburt Üniversitesi Eğitim Öğretim Yılı Açılışı’nda yaptığı konuşmada yeni akademik yılın Bayburt Üniversitesi hocaları ve öğrencileri için hayırlı olmasını diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayburt’ta olmanın bahtiyarlığını yaşadığını, Bayburt’a her gelişinde şehrin güzelleştiğini, 2023 hedefleri doğrultusunda her alanda kararlılıkla ilerlediğini gördüğünü, şehrin 2023 hedefleri kapsamındaki atılım hamlesinin en müşahhas örneğini ise Bayburt Üniversitesi’nin oluşturduğunu söyledi.
6 fakültesi, 7 araştırma merkezi ve 8 bin öğrencisiyle Bayburt Üniversitesi’nin hem şehrin hem de bölgenin önemli eğitim kurumlarından biri haline geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu başarıda emeği olan, katkısı, desteği olan herkesi tebrik ediyorum. Üniversitemizin, önümüzdeki dönemde de, bu başarı grafiğini devam ettireceğine inanıyorum” diye konuştu.
“BİLGİYE ULAŞMANIN KOLAYLAŞTIĞI, BİLGİNİN YAYGINLAŞTIĞI BİR DÖNEMDEYİZ”
Kadim medeniyetimizde toplumları tasnif etmenin ana ölçülerinden birinin bilgi ve ilim olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzyıllar boyunca İslam âleminin, dünyanın bilinen en eski üniversitelerine ev sahipliği yaptığını; ilmin, irfanın, bilginin, araştırmanın, eğitimin merkezi olduğunu kaydetti. Bilgiyle ilgili tasnifin, bugün geçerliğini, çok daha güçlü bir şekilde muhafaza ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bugün de, küreselleşme ile bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yenilikler, ekonomik ve sosyal hayatın her alanını, toplumun tüm kesimlerini etkisi altına almış durumdadır. Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı, bilginin yaygınlaştığı bir dönemdeyiz. İnternet, televizyon, radyo, cep telefonları, uydu teknolojileri ve ‘online’ iletişim araçları, saniyeler içerisinde bir bilginin tüm dünyaya ulaşmasına imkan sağlıyor. Bu durumun aynı zamanda, ciddi bir bilgi kirliliğine ve malumatfuruşluğa yol açtığını da biliyoruz. Yalan-yanlış bilgiler, manipülatif haberler, eksik ve tarafgir değerlendirmeler, bir ‘tık’la herkese ulaşabiliyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde tecrübe edilen bu imkânların, ihanet şebekelerinin elinde, siyaset mühendisliklerinin, vesayet girişimlerinin aracı haline geldiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sebeple bizlerin, bir taraftan gelişen teknolojik imkânlardan azami ölçüde istifade ederken, diğer taraftan toplumumuzu, aile fertlerimizi ve öğrencilerimizi koruyacak tedbirleri de alması şarttır. Evet, bilgiye ulaşmak önemlidir; ancak çok daha önemlisi o bilginin niçin üretildiği, nasıl, nerede ve ne amaçla kullanıldığıdır. Şayet, gençlerimiz 140 karaktere sığdırılmış bir ifade ile yetiniyor, ötesini araştırmıyor, ilmin membaı olan kitabı, kütüphaneyi, tedrisi, talimi önemsiz görüyorsa, burada ciddi sorun var demektir. ”
“İLETİŞİM ARAÇLARININ ESİRİ HALİNE DÖNÜŞMEYELİM”
Bu yeni iletişim araçlarının gençler tarafından etkin şekilde kullanmasının önemli olduğunu, kendisinin de zaman zaman güncel konulara dair paylaşılanları eğlenceli bulup tebessümle takip ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, meseleyi bundan ibaret görür, asıl bilgi kaynaklarına yönelmezsek, iletişim araçlarının esiri haline dönüşürüz. Sadece bu araçlar üzerinden bir sosyal, kültürel ve eğitim hayatı inşa edilemez” şeklinde konuştu.
Vicdanları ve idrakleri terbiye etmeden, sadece bireye bilgi yükleyen bir anlayışın, sağlıklı nesiller yerine, marazlı fertler yetiştireceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilgiyi, irfan ve hikmetle birlikte geliştirmek mecburiyetindeyiz. Medeniyetimizden ve tarihimizden aldığımız ilhamla, Yeni Türkiye hedefini gerçekleştirmek için elbirliğiyle çalışmalıyız. Fikir çilesi çekmeden, altın teri dökmeden, sonsuz bir tecessüsle ilim tahsil etmeden, kütüphanelerde kitap deryasına dalmadan bunu başaramayız” sözlerine yer verdi.
“ELEŞTİRİ KIRIP DÖKME DEĞİL İMAR ETME, TAMİR ETMEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitelerde daima farklı görüşlerin ve düşüncelerin olmasının doğal olduğuna işaret etti ve şu değerlendirmelerde bulundu: “Ama farklılık adına toplumun ve ülkenin gerçeklerinden de kopulmaması, sağduyunun muhafaza edilmesi, milletin değerlerine saygı duyulması son derece önemlidir. Ülkesine ve milletine yabancı, kopuk, ideolojik şartlanmışlıkla gözü bağlı, hakareti, tahkir etmeyi eleştiri olarak gören bir anlayışın üniversitelerimizi ve ülkemizi götüreceği hiçbir yer yoktur. Zira, eleştiri ayrıdır; cehalet, hakaret, tahkir etme ayrıdır. Eleştiri kırıp dökme değil, imar etme, tamir etmedir. Çünkü hiçbir insan, değer verdiği, kıymetli bulduğu şeyi kırmaya çalışmaz. Kişinin mensubu olduğu kültürü, toplumu eleştirmesi ile aşağılaması arasında farkı, artık birilerinin çok iyi anlaması gerekiyor. Kendi ülkesine, kendi milletine, o milletin tarihine, kültürüne, inancına hakaret edenler, bu bünyeye tamamen yabancılaşmış demektir.”
UNUTMAYIN BAYBURT TÜRKİYE’DİR
Yoğun bir şekilde de akademisyenlerin sayısını arttırılmasının gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bu noktada da üniversitelerimizde ciddi bir sorun, ciddi bir sıkıntı olduğu vakıadır. Şimdi Bayburt’ta şunu gördük. Mesela Bayburt Üniversitemizde altı tane profesör olduğunu öğrendim. Tabi ki niçin Bayburt üniversitemizde altı profesör olsun. Bunların sayısını daha da arttırabilmemiz lazım. Ben buradan tabi değerli profesörlerimize, hocalarımıza sesleniyorum. Unutmayın “Bayburt Türkiye’dir.” Profesörlerimiz, doçentlerimiz, yarımcı doçentlerimiz hep birlikte buralarda yer almamız lazım. Çünkü yarınlarda en büyük gurur abidemiz bu gençler olacaktır ve bu gençler, bu nesil sizlerin eseri olacaktır. Unutmayalım ki eser müessiriyle değerlidir. O müessir sizsiniz. Bunu başarmamız lazım.” dedi.
Konuşmasında; geçen 13 yıl içinde, ilköğretimden üniversiteye, eğitim alanında Türkiye’de gerçekleştirilen hizmetlere ve yapılanlara değinen ve buna ilişkin sayısal veriler sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye’deki üniversitelerin artık, ülke sınırlarını aşarak uluslararası birer eğitim kurumuna dönüştüklerini söyledi. Bugün dünyanın 160 farklı ülkesinden 75 bin öğrencinin Türkiye’deki üniversitelerde öğrenim gördüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, halen YÖK kanalıyla 6 bin 165, Milli Eğitim Bakanlığı kanalıyla da 2 bin 646 öğrencinin yurtdışındaki üniversitelerde lisansüstü eğitim görüp araştırma yürüttüğünü aktardı.
Eğitime verdikleri önemi ve önceliği, önümüzdeki yıllarda da, artan şekilde devam ettireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda salonda bulunan üniversite öğrencilerine şu tavsiyelerde bulundu: “Ben gençlerimizden, üzerlerindeki sorumluğun bilinciyle, çok büyük bir ülkenin, büyük bir milletin evlatları olmanın şuuruyla eğitim hayatlarını sürdürmelerini bekliyorum. Sizler, 78 milyonun dişinden, tırnağından artırarak kurduğu, içini donattığı üniversitelerde eğitim görürken, aynı zamanda bu aziz milletin emanetini de üzerinizde taşıyorsunuz. Son yaşadığımız hadiseler, sizlerin üzerinizdeki ağır yükü daha da artırmıştır. Bu ülkenin, bu milletin istiklali, istikbali ve haysiyeti sizlerin emanetindedir. Bu millet, binlerce yıl boyunca karşısına çıkan her sıkıntıyı geride bırakmayı başardı; inşallah bugünkü sorunlarımızı da, sizlerin gayretiyle aşacaktır.”