Bayburt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü İkinci Sınıfta “Türkiye ve Balkanlar Tarihi” ile “Rusya Tarihi” Hocamız Dr. Öğr. Üyesi Sayın Fatih Mehmet EŞKİ Bey “Rusça Gazetelerde Kafkas Cephesi (1914 – 1917)” adlı güzel bir tarihçe yayınladı. Kendisini özellikle (Bir Tarih Bölümü öğrencisi olarak) kutlamak gereğini duyuyorum.
Sağ olsunlar bu güzel eserini imzalayarak tarafıma vermiş olmaları durumu ise benim için büyük bir onur vesilesi oldu. O kadar akıcı, akıcılığının yanı sıra ilginç konulara yer vermiş ki, inanınız 480 sahifelik bu yapıtı iki gün içerisinde okuyabilme başarısına erişmiş olduğumu söylemiş olayım.
Sayın Hocamız “Ahde vefa” göstererek, çalışmaları anında yanında gördüğü, en azından önerilerinden yararlandığını söylediği birçok değerli akademisyene “Ön Söz” ünde “Teşekkür” etmeyi unutmamış.. Teşekkür ettiği kişilerin adlarına baktığımızda sanki bizleri bile onurlandırmış görünümüyle karşılaşmış olmaktayız..
Değerli arkadaşım Sayın Doç. Dr. M. Yasin TAŞKESENLİOĞLU; Hocalarımız: Sayın Doç. Dr. Özkan DAYI, Sayın Doç. Dr. Esat AKTAŞ, Sayın Dr. Öğr. Üyesi Kurban DURMUŞOĞLU, Sayın Arş. Gör. Hüseyin İLHAN’ın yanı sıra diğer değerli hocalarımız…
Birinci Dünya Savaşı yıllarında karanlık kalmış birçok konuyu – olayı aydınlığa kavuşturmuş olan “Rusça Gazetelerde Kafkas Cephesi (1914 – 1917)” adlı “Tarih”ten söz ederken yapıtın içeriğinin iki ilginç ana görünümde değer taşıdığını vurgulamadan geçemiyeceğim.
Birincisi: Basın Tarihi açısından taşıdığı değer.
İkincisi ise: 1914 ile 1917 yılları arasında yaşanmış olan, o hiç daha yaşanmasını istemediğimiz olaylar zincirinin, Rusça yazılı (belge özelliği taşıyan) değişik gazetelerden özenle, büyük emekler verilerek seçilip Türkçe’ye çevrilmiş olan bölümlerin diğer değişik belgelerle de karşılaştırılarak daha önceleri tam olarak bilinmeyen çok ilginç bilgilerin (tarihi olayların) yer almış görünümüdür.
Bu tarihin, her ne kadar da iki ana görünümden oluştuğunu söylemiş olsak ta, bu güzel (konusunda doyurucu) eseri tam olarak ele alıp incelediğimizde görüyoruz ki Sayın Hocamız kendisini hazırcılığa kaptırmamış, bazı değerlendirmelerini, “Osmanlı Genel Kurmayı”nın, belgelerinden, bazı çok önemli belgitlerden de alıntılar yaparak, “Türk Tarihçisi” kimliğinin gereğini yerine getirmiş bulunmaktadır.
Eğer sadece Rusça Gazetelerin yazdıklarına yer verip, yıllarına – aylarına – günlerine göre sıralamış olduğu bu gazetelerde var olan yazıları (küpürleri) olduğu gibi yerleştirmiş olsalardı, tam bir Rus taraftarlığını ortaya koyan bir çalışma olmaktan ileri gidemezdi. Hocamız, Rusça yazılar içerisinde “itiraflar”ın vurgulaması yanında, onların yanlı tutumlarını yerli belgelerle çürütmeyi de becerebilmiştir.
Sayın EŞKİ Hocamızı öğrencilik yıllarından tanırım, Türkistan’da, St. Petersburg’da sürdürdüğü Yüksek Öğrenim yıllarında aralıklarla görüştüğümüzde, özellikle Bayburt Tarihi konusunda kendisiyle uzunca görüş alışverişinde bulunmuştuk. Kendisinden Bayburt’tan kaçırılan binlerce Yazma – Baskı eserlerin izini sürmesini istemiştim.. Evet, onlarla ilgili çok değerli bilgilere ulaştığını da kendisinden öğrenmiştim. İleride İnşallah, Bayburt’tan, Erzurum’dan, Van’dan, bütün Doğu Anadolu’dan kaçırılan (çalınan) belgitlerle ilgili çalışmalar yapacağını ümit ederek, bu konuda daha fazlaca bir şey demiyorum.
Hocamız, Ocak 2019’da Bayburt Üniversitesi Bayburt Tarihi ve Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce yayıNlanan “İşgalden Kurtuluşunun 100. Yılında BAYBURT” adlı yapıtın 189 – 201 sayfaları arasında yer alan: “Rusça Yayımlanan Tiflis Gazetelerinde Bayburt’un İşgali” adlı güzel bir çalışmasını paylaşmıştı. Demek ki, o gün başlayan bu çalışma, dallanmış budaklanmış, meyvelerini vermeye bugün başlamış, böylelikle de bütün Türkiye tarihini, Doğu Anadolu Bölgesini, bu bölgedeki bütün şehirlerin önemli bir dönemdeki gerçek tarihlerini ortaya koyabilen güzel bir eser oluşturmuştur.
“Rusça Gazetelerde Kafkas Cephesi (1914 – 1917)’nin İçeriği
Tarih’in “Önsöz” ünün peşine “Kısaltmalar Listesi”ne yer verilmiş, ardından bir “Giriş” yapılmış.. Eserin üç bölümden oluşmuş olduğunu görüyoruz; “BİRİNCİ BÖLÜM: Rusça Basın Tarihi (1703 – 1917), İKİNCİ BÖLÜM: Savaşın Başlaması ve Kafkas Cephesi’nin İlk Yılları (1914 – 1915), ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Kafkas Cephesi’nin Son Yılları: Rus Kafkas Ordusu’nun İleri Harekatı (1916 – 1917)” “Sonuç” değerlendirmesi, “Ekler” “Kaynakça” peşine “Dizin” yer alıyor..
Daha öncede vurguladığım üzere Fatih Mehmet Hocamız hazırcılığa başvurmamış “Kaynakça”sında tam 263 tane değerli kaynağa yer vermiş, onlardan yararlanmıştır. Biz bunları şöyle sıralayabiliriz; Süreli Yayınlar: 28, Yayımlanmış Arşiv Belgeleri: 3, Resmi Yayınlar: 4, Hatıralar: 10, Kitaplar: 121, Makaleler: 86, Tezler: 11..
Görüldüğü gibi bu tarih öyle özetlenmiş, ya da kırpıntılardan oluşmuş bir çalışma değil, ana belgelerle yoğurularak ortaya konulmuş bir yapıt. Her kim ana konusu tarih olan hangi alt başlıkta bir çalışma yapmak isterse, bu değerli yapıttan yararlanabileceğine, çok önemli – değerli bilgilere erişebileceğine ben inanıyorum.
Bir “Bayburt Delisi” olarak (Benim deliliğim, Bayburt’un değerlerine bağlılığımdan kaynaklanmaktadır), bu yapıttan çok sayıda belge çalabilirim; derken; “alıntı” anlamında demek istiyorum.. Bayburt’un söz konusu yıllar arasında ortaya konulmuş çok değerli – önemli bilgilerinin varlığı açık açık ortada bulunmaktadır.
Daha fazlaca kafanızı ağrıtmamak adına “Çoruh Vadisi’nin En Güçlü Bölgesi Bayburt” adlı başlık altında yer alan bilgilerden bir iki alıntı yaparak sözümüzü bağlamak istiyorum..
Voennaya Letopis Gazetesi Muhabiri’nden:
“İspir – Bayburt yönündeki pozisyonlar kartal yuvalarına benziyor. Her yerde dağlar ve dağlar. Dağlar ve akan sular. Orada, karlı kayalıkların üzerinde atış edenlerin siyah görünümleri ve kayalıklar üzerinde kurdukları çadırlar var. Aşağıda uzun zaman önce çiçek açan armut ve şeftaliler, orada sadece rüzgar ve kar… Üstelik her zaman mermiler ıslık çalıyor, arada sırada şarapnel uçuyor.
… Uzaklarda aşağıda çılgınca bulanık akan Çoruh. Buradaki dik, koyu kahve rengi bazalt kayalıklar arasından akıp gidiyor… (*)”
General Yudeniç’in 31 Mart 1916’da Rus Kafkas Ordusu Başkomutanı Grandük Nikolay Nikolayeviç’e gönderdiği Rapor:
“Trabzon, Erzincan ve İspir kavşağında bulunmasından dolayı fevkalade bir öneme sahip olan Bayburt’un istikametinde Türkler’in daha şiddetle bir şekilde mukavemet göstereceği pek tabiidir ve bu istikamete doğru her ilerleyişimizde oraya daha fazla kuvvet sevk edecekleri pek muhtemeldir. Bayburt’u ele geçirince bütün bir 2. Türkistan Kolordusu’nu bölgeye çekmek mecburiyetinde kalacağız ki halihazırda mühimmat şartlarına göre bu kesinlikle imkansızdır. (**)”
Rus Kafkas Ordusu Başkomutanı Grandük Nikolay Nikolayeviç’in Çar, II. Nikolay’a Gönderdiği Rapor:
“Benim güzergahım 8000 fut yükseklikte bulunan Kop Dağı’ndan geçiyordu. Böyle bir mevziinin nasıl alındığının anlaşılması çok güç; taarruzda bulunan birliklerimizin karşılaştıkları inanılmaz zorlukların tasvir etmek çok fazla sayfaları alır ama bu bile olan bitenin ancak yaklaşık olarak bir tahmini olabilir; bizzat gelip burayı görmek gerekiyor ki burada olan bitenlerin inanılmazlığını anlayabilesiniz. (***)”
Kozak Komutan Üsteğmen N.P. Solntsev Bayburt’a Ulaşmalarını Şöyle Anlatıyor
“Nihayet 16 Temmuz sabahının altı – yedilerinde hesaplamalarımıza göre, eteklerinde şehrin yerleştiği son küçük sıradağların olması gerekiyordu. Tam geçit üstünde Türk hanları görünüyordu. Albay Zinkeviç ve iki Kozakla kaya çıkıntılarının arkalarında saklanarak yaklaştığımızda burada sönmüş bir ateş gördük. Anladık ki, gece vakti burada Türk devriyesi konaklamış. Bu bizim için şanstı. Aksi takdirde bir avuç Türk burada mevzilenmiş olsaydı bizim bu tepeyi alma ihtimalimiz hiçbir zaman olmazdı. (****)”
Bu anlatımdan, Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın bildirdiğine göre, 16 Temmuz 1916 sabahı Duduzar Dağı’na ulaşan Ruslar’ın (iki koldan ilerleyerek) Türkistan Kolordusu’na bağlı 17. Türkistan Alayı16 Temmuz 1916 günü Bayburt’u işgal etmişlerdi.
Çok ilginç olduğu için şu bilgiye de yer vermek gereğini duyuyorum: Sayın Hocamız “Bayburt”, Tiflisskiy Listok, 7 Temmuz 1916 (20 Temmuz 1916). No: 151. Perşembe, s.3.”den aldığı bilgiden yola çıkarak, “.. Gürcistan Baş Patriği ise ziyaret için gittiği Borjom şehrinde Bayburt’un işgal haberini alınca kilisede toplanan cemaat ile birlikte kutlama ayini yaparak, Grandük Nikolay Nikolayeviç ve Rus askerleri için dua etti.” diyor.
Sayın Hocamızı bu güzel çalışmasından ötürü kutlarken, daha nice yararlı çalışmalarını görmek ümidiyle kendisine saygılarımı sunuyor, her tarihçinin, tarihe merakı olan öğrenci – öğretmen, sıradan herkesin bu güzel eserden yararlanabileceklerini, ayrıca bu çalışmada çok değerli bilgilerin var olduğunu söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.
——————————–
(*) N.V., “Na Beregah Çoroha”, Voennaya Letopis, 21 Temmuz 1916 (8 Ağustos 1916), No 298,Perşembe, s.1.
(**) “No:310, Raport Komanduyuşçego Kavkazskoy Armiey N.N. Yudeniça…” Kavkazkiy Front Pervoy Mirovoy Voynı 1914 – 1917 Sbornik Dokumentov, s.506.
(***) “No: 457, Raport Glavnokomanduyuşçego Kavkazskoy Armiey Velikogo Knyazya Nikolaya Nikolayeviça…
(****) Solntsev N. P., “Bayburtskaya Operatsiya”, Sibirskiy Kazak, Vpusk Vtoroy, Vremya Velikoy Voynı (1914 – 1917 godı), Harbin, ed. E. P. Berezovkiy, 1941, s.159