1930 Tarihli Halk Türküleri Kitabı
İstanbul Konservatuvarı’nın Folklör Tetkik Heyeti tarafından Anadolu karış karış gezilmiş ve kapsamlı türkü ve halk oyunları derleme çalışması yapılmıştır. 1929 senesinde Anadolu’ya 4. seyahatlerinde bu heyetin yolu Bayburt’a düşmüştü. Bayburt’tan Mehmet Turan Bey, beş kişilik heyeti ağırlayarak Bayburt barlarının ve türkülerinin kayıt altına alınmasına yardımcı oldu. Halk Türküleri kitabında, 155 türkü ve halk oyunu yer almakta olup 20 tanesi Bayburt’a aittir. Bayburt’a gelen heyet içerisinde yer alan ve kitabın önsözünü yazan Mahmut Ragıp Gazimihal “Çok yanık şeylerdi” dediği Bayburt türkülerini öve öve bitiremez. Hasankale, Erzincan ve Gümüşhane yörelerine ait türkülerin üsluplarının olmadığını vurgulayarak bu yörelere nazaran Bayburt’un türkülerinin üslup açısından çok kuvvetli olduğuna vurgu yapar.
1929 tarihinde heyet, yerel sanatçıların seslendirdiği eserleri Columbia plak şirketi adına kayıt altına almıştır. 79 adet plak kayıt listesi içinde Bayburt’tan 28 Ağustos tarihli 14 eser yer almaktadır. Bayburtlu Dede Çavuş (7), Bayburtlu Durbaba (2) Bayburtlu Baba Dede (1) Akkoyunlulardan Bekir Sıtkı Bey (1) ve yine Akkoyunlulardan Hafız Hayrettin Bey Zihni’den (2) türkü okumuştur.
Bayburtlu Muhibbî
Sizlere bahsettiğimiz bu kitapta yer alan listeye göre 35 numaralı plak kaydında Bayburtlu Dede Çavuş’un okuduğu türkünün ismi ‘Bayburtlu Muhibbî’nin Deyişlerinden’ diye zikrediliyor. Bayburtlu Muhibbî kimdir diye içimde bir merak uyandı. İsmini ilk kez duyduğum Muhibbî’nin, eserleri bestelenip plağa okunduğuna göre az boz bir adam değildir diye düşündüm. Fakat Muhibbî hakkında merakımı giderecek herhangi bir ipucu bulamamıştım.
Aylar sonra Sabri Özcan San’ın Aşık Hicrani kitabını okurken Muhibbî’nin bir şiirine rastladım. Ve zihnimde bir kıvılcım çaktı. Aradığım Muhibbî işte buydu. Sabri Özcan San, Muhibbî hakkında kaynak olarak Mahmut Kemal Yanbeğ’in İnan Trabzon Halkevleri Dergisinde yayınlanan 1943 tarihli makalelerini referans gösteriyordu. Milli kütüphanenin süreli yayınlar kataloğunu tarayarak İnan dergisinin ilgili sayılarına ulaştım. Mahmut Kemal Yanbeğ, Muhibbî’yi şöyle anlatıyor.
“Muhibbî de Bayburd’un Malasa köyündendir. Yüksek karakteri civar köyleri kendisine meftun etmiş, birinci cihan harbinde vefat ettiği anlaşılıyor. En büyük hatırası değerli evlâdı olan Paşa Balîdir.”
Bayburt il nüfus müdürlüğüne uğrayarak Muhibbî ve Paşa Balî hakkında araştırma yaptığımda Muhibbî’nin gerçek adının Mehmet olduğunu ve Zeynep isminde bir hanımının varlığını öğrenebildim. Bayburt’un Malasa Köyü’nde ikamet eden Muhibbî’nin kendisi gibi şair olan oğlu Paşa Balî’nin doğum ve ölüm tarihi bilgilerine ulaşabildim. Paşa Balî’den ayrıca bahsedeceğiz. Öncelikle Muhibbî’nin şiirlerine yer verelim.
-1-
Sözden anlamaza söyleme kelâm
Varır bilmez ol esrara dokunur
Muhabbet babından verende selâm
Cevabında iftihara dokunur
Asıl sitemkâra minnet eyleme
Beyhude kendüye zahmet eyleme
Cahil ile varıp sohbet eyleme
Söyledikçe zülfü yâre dokunur
Sen söylersin külli şeyin bilkader
O söyler ki Tokat yolu düz gider
Manâyı aksinden istihsal eder
Söylemeyin bir ikrara dokunur
Sen söylersin iftehlena hayrülbap
O söylerki yoldan geçti ağa bap
Dinlemez de kizbi eyler irtikâp
Gönül kırar o gülzara dokunur
Muhibbîyim okumadım kitabı
Tahsil edemedim ilm ü hesabı
Fasl edemem kalbten gelen cavabı
Huruç eder nazlı yâre dokunur
-2-
Meşakkatgâhının cevrin çekmiyen
Vakıf olup her ahvali bilemez
Altmış altı damar kanın dökmiyen
Hikâyetten hiç bir hali bilemez
Çekmiyen ne bilur harbin kahrını
Mahvu harap eyler gönül şehrini
Düşman kadehinden abı zehrini
İçmiyenler bu makali bilemez
Zeydin aklı varıp şu hale ermez
Bin tekellüm bir dem zihnine girmez
Kulaklar kapanık gözleri görmez
Başındaki ihtilâli bilemez
Bir avuç bulgura canı sıkılır
Hengâm eder ona, buna takılır
Zan ederki evi, barkı yıkılır
Eylediği bir ef’alı bilemez.
Muhibbî der, işbu hali bilenler
Çar köşeyi dört tarafı görenler
Ahvali âlemden mâna verenler
Şu hikmeti Zülcelali bilemez
-3-
Yaralarım çözüp paklenmeyince
Tabibi muhterem merhem süremez
Keşfedip derdimi anlamayınca
Ehli rical hiçbir mâna veremez
Düşürdüm gemimi deryayı gama
Ahu zar eylerim şahı azama
Dertlerim sayılmaz çıkmıştır bine
Hiç bir kâtip şu hesabı göremez
Gitti sefinemiz engine vardım
Seksen bin mil gittim girdaba daldım
Kesildi fırsatım mihnette kaldım
Ne çare el tutmaz ayak eremez
Muhibbî’yem çeşmim yaşım silmeden
Gam katarlandı sürüklemeden
Hakikat halimi sorup bilmeden
Arif anlar ol esrarı deremez
PAŞA BALÎ
Bayburt’un eski ismi Malasa olan Aydıncık Köyü’nde 1898 tarihinde dünyaya gelmiştir. Vefat tarihi 12 Aralık 1966’dır. 68 yaşında vefat ettiği anlaşılıyor. Gerçek adı Karabey Ballı’dır. Paşa Balî, şairin mahlası olmalı. Daha çok Paşa Balcı olarak tanınıyor. Annesinin adı Zeynep’tir. Yurarıda bahsettiğimiz şair Muhibbî’nin oğludur. Paşa Balî, Malasa Köyü’nün ileri gelen zenginlerindendir. Hicrani Baba’nın en yakın dostlarındandır. Paşa Balî’nin Malasa Köyü’nde bir konağı vardır. Bu konakta çok kez Hicrani Baba’yı ağırlayarak sohbet meclisleri düzenlenmiştir. Mahmut Kemal Yanbeğ de bu sohbetlere iştirak edenlerden birisidir.
Paşa Balî, Hicrani Baba’ya katiplik yapmış ve şiirlerini kayıt altına almıştır. Gücü yettiği müddetçe Hicrani Baba’ya sahip çıkmış, maddi açıdan koruyup kollamıştır. Bu yardımseverliğinden dolayı Mahmut Kemal Yanbeğ, kendisinden övgüyle bahsetmiş evi sel felaketi yüzünden zarar gören Hicrani’ye sahip çıkılmadığından yakınıp Paşa Balî’nin yardımseverliğinden övgüyle bahsetmiştir.
“Birkaç dönüm araziyi ondan esirgediler. Fakat halk her zaman ona karşı merdane hareket ediyor. Bunlardan birisi Bayburt’a on beş kilometre uzaklıkta ‘Malasa’ Köyü’nde halk arasında ‘Paşa Bey’ adını alan Paşa Balî’dir. Yüksek karakter ve ahlakına herkesi hayran eden bu sevimli Türk çocuğu gerek hükümete gerek halka karşı muamelesinde namuskârliğiyle, yüksek hamiyetiyle iyi bir nam almıştır. Herkes onun gibi temiz, çalışkan olsa Türkiyemizde hiçbir yokluk kalmaz, yurdumuzun her köşesinde binlerce emsali bulunacağına yüksek imanım olan bu gibi Türk çocukları Türkiye’nin maddi ve manevi birer kudretidir.” (Yanbeğ, İnan Dergisi Kasım 1943)
Paşa Balî,12 Aralık 1966’da vefat etmiş. Hicrani Baba, onun ölümüyle sarsılmış ve ‘Kâtip nerde kaldı, kalem kan ağlar/Sözlerim süzgeçte süzüldü kaldı’ diye başlayan bir ağıt yazmıştır. Hicrani’nin ağıtında Paşa Balî’nin Yahuza ve Naci adında yetim kalan iki çocuğunun ismi geçiyor.
Mahmut Kemal Yanbeğ, İnan Dergisinde Mart 1944 tarihli bir makalesinde sonraki sayıda Paşa Balî’nin şiirlerine yer vereceğini söylüyor. Ancak çok zor bulunan İnan Trabzon Halkevi dergisinin bu sayılarına erişemediğim için onun şiirlerini okumak nasip olmadı. Köylülerinden araştırmaya çalıştım ve Mehmet Ballı isminde Fransa’da yaşayan bir torunun varlığını öğrendim. Ancak anladığım kadarıyla yakınları Paşa Balî’nin kendi şiirlerinden haberdar değiller. Sadece Hicrani Baba’nın şiirlerini kayıt altına aldığını biliyorlar. Bayburt’un baba-oğul olan bu iki şairinin şiirlerinin gün yüzüne çıkması ümidiyle sözlerimi nihayete erdiriyorum.
Kaynaklar
‘Bilinmeyen Bayburtlu Şairler’ konulu köşe yazı dizisi devam edecek!
Bilinmedik değerleri gün yüzüne çıkarma ve bizlere paylaşma gayretini tebrik ederim.
Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.