Bayburt Portalı – Bayburt Tarih-Kültür ve Edebiyat Derneği (BAYDER) tarafından düzenlenen haftalık Kültür Sohbetleri’nde bu hafta ‘Arkeolojik Veriler Işığında Bayburt’ konusuna yer verildi.
Yüksek lisans mezunu Arkeolog Uğur Dündar tarafından Bayburt’un arkeolojik potansiyelinin dile getirildiği sunumda, Bayburt’ta yapılan arkeolojik çalışmalardan da bahsedildi.
Tarih öncesi insanı tarafından Bayburt’un ilgi çektiğinden bahseden Dündar, arkeolojik çalışmaların azlığından kaynaklı Bayburt Prehistoryası hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını söyledi.
Yüzey araştırmalarında 40’ın üzerinde yerleşim yerinin tespit edilmesine rağmen bunlardan sadece Bayburt Kalesi, Çiğdem Tepe Höyük ve Büyük Tepe Höyük yerleşimlerinde arkeolojik çalışmaların yapıldığını dile getiren Dündar, Bayburt’un köklü tarihsel süreciyle Kuzeydoğu Arkeolojisinde önemli bir yer edinmesi gerektiğini vurguladı.
Dündar, “Gez Alanı’nda obsidyen ve bazalttan yapılmış kesici aletler Alt ve Orta Paleolitik çağa tarihlendirilmekte, yine Killiğin Mağarası’nda (Duduzar) ele geçirilen mikrolit aletlerin Epi-Paleolitik çağa (MÖ 15–12 bin) ait olduğu düşünülmektedir. Bayburt sulak tarım arazilerinin varlığıyla Neolitik Dönem köy toplulukları yaşantısına uygun olanaklar sağlasa da, dönemin izlerine henüz rastlanmamıştır. Bu soruya cevap bulmak ancak kapsamlı arkeolojik çalışmalarla mümkün olacaktır.” dedi.
Bayburt’ta Geç Kalkolitik çağdan itibaren (MÖ 3500) kesintisiz bir stratigrafi olduğunun tespit edildiğini, bölgede MÖ 3500 – 2000 aralığında Trans Kafkasya (Karaz) etkilerinin görüldüğünü de dile getiren Dündar. Hitit kaynaklarında Bayburt ve çevresi için ‘Hayaşa-Azzi Ülkesi’ isminin kullanıldığını söyledi.
Yunan tarihçi Strabon’a göre Bayburt Bölgesine verilen ‘Haldia/Khaldia’ isimlerinin Urartu baş tanrısı Haldi’den geldiğini, yine Ksenepfon Anabasis adlı eserde ise bölge halkı için ’Kaldeialılar’ olarak bahsedildiğine değinen Dündar, “Yunan tarihçi Strabon; Bayburt’un ‘ Sınır Ülkesi’ anlamına gelen ‘Sinoria’ ismiyle anıldığından bahseder. Bugün hala yaşlılarımız tarafından ‘’sınır’’ anlamında kullanılan ‘sinor’ kelimesi etimolojik kökeni itibariyle yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişe sahip olabilir.” dedi.
Dündar, Bayburt’taki arkeolojik alanların yoğunluğuna dikkat çekerek, “Tespit edilen alanların birçoğunun kaçak kazılarla fazlaca tahrip edildiği söyleyebiliriz. Bu konuda insanlara ‘Kültürel Miras’ olgusunun aşılanması oldukça önemlidir. Kentte alanında ödüller almış birçok müze bulunsa da arkeoloji formatlı bir müzenin açılması insanların bilinçlenmesine yardımcı olacaktır. Yine Bayburt Üniversitesi bünyesinde bilimsel bir ekibin oluşturulması bölge arkeolojisi açısından oldukça önemlidir.” sözleriyle sunumunu tamamladı.
BAYDER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Okutmuş, Arkeolog Uğur Dündar’a sunumları için teşekkür ederek günün anısına teşekkür belgesi takdim etti.
Her hafta Cuma günleri gerçekleştirilen Kültür Sohbetleri; Lale Aliyeva, Ahmet Aker, Baki Tosun’un şiir sunumları, İmdat Sancar, Necip Yıldızoğlu, Serdar Eslek, Uğur Dündar’ın sahne sunumları ve koro türküleriyle devam etti.