Eğitim Bir-Sen Bayburt Şubesi’ni politik olmakla suçlayıp, Bayburt’taki eğitimci kıyımlarının sorulduğu açıklamada, “Sormak istiyoruz; sizlerdeki bu Türk düşmanlığı nereden kaynaklanmaktadır? Hadi siz itiraf edemiyorsunuz biz söyleyelim; Ne Mutlu Türküm Diyene demekten niçin gocunuyorsunuz? Bölücülük dediğiniz, Türkiye Cumhuriyetinde, Türk’üm demek midir? Türk’le barışık olmayan hastalıklı fikri kafa yapınız yapılan açıklama ve izahları hangi millet adına yapmaktadır” denildi. Türk Dünyası Parkı’nda “Andımız”ın da okunarak, yapılan açıklmada şu ifadelere yer verildi:
Ülkemiz, bugünlerde yıllarca eğitim kurumlarımızda milli bir heyecanla okutulan ve tartışmalı bir şekilde kaldırılan andımızın Danıştay 8. Dairesi tarafından tekrar okunabilmesi adına almış olduğu kararı konuşuyor.
Kerameti kendinden menkul zatlar, her konuda fikir beyan edebilme hakkında sahip oldukları düşüncesiyle bu mevzuya da balıklama atlamış fakat kafalarını milli vicdana çarpmışlardır.
Yıllardır, eğitim camiasında sendikadan çok politik bir kurum gibi hareket eden Eğitim-Bir Sen’in başını çektiği koro; ağız birliği ederek insan haklarından, demokrasiden, sivilleşmeden bahsediyor.
Birçok eğitimciyi sırf kendilerine mensup olmadıkları, kendileri gibi düşünmedikleri için ötekileştiren, idari makamlardan alınmalarına, sürülmelerine, çalıştıkları kurumda baskı görmelerine sebep olan sendika ve yöneticilerinin adı geçen evrensel hukuk kural ve değerlerden bahsetmesi bu anlamda komiktir.
Bayburt Eğitim-Bir Sen Başkanı yıllarca süren bu kıyımın hangi bilimsel verilere göre yapıldığını izah etmelidir.
Ezberci eğitimden şikayet edip bilimsellik vurgusu yaptıkları basın metninde Eğitim Bir-Sen Bayburt şubesi, özgün ve samimi olmak adına metni genel merkezlerinden ısmarlama almak yerine kendileri kaleme alabilirlerdi.
Sormak istiyoruz; sizlerdeki bu Türk düşmanlığı nereden kaynaklanmaktadır? Hadi siz itiraf edemiyorsunuz biz söyleyelim; Ne Mutlu Türküm Diyene demekten niçin gocunuyorsunuz? Bölücülük dediğiniz, Türkiye Cumhuriyetinde, Türk’üm demek midir?
Türk’le barışık olmayan hastalıklı fikri kafa yapınız yapılan açıklama ve izahları hangi millet adına yapmaktadır.
Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür yazması size göre bir baskı ve totaliterliktir öyle mi?
Andımızı kimin yazdığından öte onu okuyanların anladığı mana daha önemli olsa gerek. Emin olun ki, andımızı okuyan hiçbir Müslüman Türk Evladı aklından ne bir başkasını ötekileştirmeyi nede ruhunu ve aklını ezberci bir mantıkla teslim edercesine kurşun asker gibi hareket etmeyi düşünmüştür. Bu sizin yıllarca iflah olmamış hüsnü kuruntunuzdur. Bu takıntılı ruh haliyle nereye varacağınız az çok bellidir. Kendinizle yüzleşmez, nefis muhasebesi yapmaz iseniz dahil olduğuz koroda arkadaşlarınız kadim Türk düşmanlarıdır; yani Yunandır, Ermenidir, Moskof’un gayri meşru uşaklarıdır.
Öte yandan, satır aralarında güya İslami hassasiyetlerle kaleme alındığı intiba-ı veren bu tip açıklamalar karşısında ne denilebilir? Andımızın okunmasını isteyenler İslam’dan nasipsiz kişiler midir?
Biz Türk-İslam Ülkücüleri kaynağını köklü Türk Devlet ve Millet geleneğinden alan anlayışın takipçileri olarak diyoruz ki; bugün Türk’e sahip çıkmak İslam’a sahip çıkmaktır. İslam’ın 1000 yıl kılıcı olmuş bir milletin adının geçtiği yerde Türk düşmanlığı hayat gayesi yapmış kimselerden başkası rahatsız olmaz.
Ehli vicdan da, ehli irfan da dünden bugüne bu gerçeği defalarca dile getirmiştir.
Aslen Arap olan, Ülkücü Hareketin fikri önderlerinden olan Seyit Ahmet Arvasi Hocamız ne kadar da güzel ifade eder:
“Ben Afrika’nın ortasında doğmuş olsaydım ve bugün ki aklımda bende olmuş olsaydı, yine Türk Milliyetçisi olurdum. Zira biliyorum ki Türk Milletinin de İslam Aleminin de kurtuluşu Türk Milliyetçilerindedir.”
Kimileri anlamak istemese de Türk ve İslam birbirinden ayrılamaz bir bütündür. Türk’e düşmanlık eden dolayısıyla İslam’a düşmanlık etmiş olur. Türk budur…
Bilmemek eksiklik, öğrenmemek gaflet, karşısında olmak hıyanettir. Peygamber Efendimizin buyurmuş olduğu üzere mensup olduğumuz millete aidiyet duygusu ile bağlı olmak ve sevmek İslami bir ödevdir. Türklük bedenimiz, İslamiyet ise ruhumuzdur. Bunu biliyor olmalısınız.
Sözün özü andımız, Türkiye Cumhuriyeti’nde, Türk evladına hitap eden bir metin olarak sizin sandığınız gibi zararlı ve tehlikeli bir metin değildir. Ön yargılarınızdan biraz arınırsanız, arı duru bu gerçeği görürsünüz. Ön yargılı bu tutumunuz, ne milli İslami ne de evrensel hukuk ilkelerine uymaz.
Ülkü Ocakları Bayburt İl Başkanlığı olarak;
Liderimiz Sayın Dr. Devlet Bahçeli Beyefendinin de ifade etmiş olduğu vech ile tekrar ifade ediyor ve diyoruz ki; “ Danıştay 8. Dairesi maşeri vicdana tercüman olmuş, Türk Milleti’nin ruh kökünden fışkıran çığlığa bigane kalmamıştır. Adımız Türk olduğuna göre, Andımızın da Türk olması tarihi bir mecburiyettir. Ne var andımız da? Neresi sinirlerini bozuyor, neyi vicdanlarını bulandırıyor? Türk’üm demek suç mu? Doğruyum demek yanlış mı? Çalışkan olmak gaflet mi? Eğer andımıza cephe alanlar kripto damarın karanlık failleri değilse, merakla soruyorum dertleri nedir? Bu hazımsızlık niyedir? Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde yaşayan millet ise Türk’tür.
pkk’lıyım, bölücüyüm, kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır. Uyarıyorum; sayın Bekir Bozdağ, buna çok dikkat etsin 81 ilde basın açıklaması yapan malum bir sendikanın başkanı da durum muhasebesi ve öz eleştiriyi yapacak milliliği göstersin. Papaz kuş gibi uçar gider, yargı kararı denilir. Andımızla ilgili yine yargı karar verir, ne var ki karşı çıkılır. Bunun neresi adil, neresi ahlakidir. Andımız milli kimliğin alameti farikalarından birisidir. Sevmeyen varsa sussun, okumayacak varsa kendi işine baksın.”
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene !
Ülkü Ocakları Bayburt İl Başkanlığı