Erzurum Dadaşlar diyarından bir selam aldım. Yaşar Bayar’dan sevgi dolu, muhabbet dolu kalemiyle kelamı yoğrulmuş bir dost selamı başım gözüm üstüne olsun. Aşık Veysel der ya dostlar beni hatırlasın ve hani dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur diye; işte böyle bir dostla kavuştuk çok şükür. Yaşar Bayar’ı bundan dört yıl önce Niksar’da şiir şöleninde kendi eseriyle birinci olduğu Niksar’ın Fidanları ve Cahit Külebi şiir etkinliklerinde tanışmıştık. Yıllar sonra Yaşar Bayar’ı Erzurum’da evinde ziyaret eden arkadaşlarımız tarafından Bayder’in beş ülkenin katılımıyla gerçekleşen Bayburtlu Şair Zihni Şiir Yarışması’nda ilk beş şiir arasında yer alarak jüri özel ödülüne layık görülen, ödül törenine gelmek üzereyken geçirdiği talihsiz bir kaza sonucu programa katılamayan Alperen Enes Bayar’ı ziyaretleri sırasında yaşandı. Yaşar Bayar kendisinin on ikinci eseri olan “Aşkın Zimmet Vakti” adlı şiir kitabını hediye etti.
Yaşar Bayar’ın şiir kitabını okuduktan sonra bir şeyler yazmak çok zor oldu çünkü şiirlerindeki incelikleri, nitelikleri, akıcı üslubuyla, şiirlerde ki temaları ile dizelerin bir biri ardına akışına yetişmek mümkün değil, tasavvuf bir yandan, tevazu bir yandan, aşkı maneviyatı en güzel ahenkte anlatan şiirler, duyguları içten sorgulayan şiirler ancak bu kadar yazılır.
Şiiri genel olarak; gerek içerik gerekse söyleyiş bakımından etkilemeye, duygulandırmaya yönelik söz sanatı şeklinde tarif ederler. Belki de bunun için şiir, insan hayatının vazgeçemeyeceği bir öğesi durumundadır.
İşte biz değil sonunda şiir konuşur:
“tahammül konuşur
Günlerin çıkrığında tutuşmuş gül konuşur
Yokluğun dallarında garip bülbül konuşur
Susar sonsuzluklarda sabrın uhrevi dili
Her şey susar en sonunda tahammül konuşur. “ ve
Şair Yaşar Bayar “Şiir insana dokunur. Okur şiire nüfuz eder. İnsana dokunmayan şiir kusurlu, nüfuz edilmeyen şiir eksiktir. Şiirin eksikliğini tamamlayan okur, insanın kusurunu örten şiirdir Şair; insan olmaklığıyla nakış yanını, şair olmaklığıyla kusurlu halini bertaraf edebilir. Bu, şairin imtiyazıdır. Şiirin insana dokunuşu tahattur, okurun şiire nüfuzu liyakat ile alakalıdır. Şiiri insana dokunur kılan, onun nevi şahsına münhasır dokusu; insanın şiire nüfuzunu mümkün kılan, onun haysiyetidir. Şiir insana dokunur; çünkü beşeriyetin kaygısından hem insan hem de eşya ızdırar halindedir. İnsan şiire nüfuz eder; çünkü durduğu yer kaygı duyduğu, varacağı menzil nihayetinde kalmak istemediği yerdir. Şiirin dokunuşu insanı tahrik eder, şairin muharriki ile insan kendine yol arar; yol aramaya başlamışsa şiirin menfezleri insana açılır. Şairin dokusu, şairin dili niçin ve nasıl ördüğüyle; insanın sıhhat alameti, onun, dünyayı niçin ve nasıl gördüğüyle anlaşılabilir ……” der şiirlerinin o güzelliğiyle baş başa kalalım.