Beyaz; temizlik simgesi, insanın iç dünyasının ve dahası çevresinin, doğasının, yaşamın bir parçası, her genç kızın beyaz gelinlik hayali, masallarda beyaz atlı prensi çok konulara ilham perisi, türkülerde manilerde sesleniş; “ Beyaz ehrama bürünürsün ne güzel görünürsün.” türkülerde nakarat olur. Oysa beyaz kışın bütün şehrin, ovalarının sabah kalktığın da karla beyaz bürünmesi bir başka güzel görünür.
Kışın karla yaşama alışmış doğu insanı için bir başka görünür kar, üzerinde yaşadığımız havasıyla, bitki örtüsüyle ve dahası çevremizde bütün haliyle saydığımız gibi beyazla kaplayan kar taneleri her mevsimin kendine göre bir başka güzelliğiyle kendini süsler. Yazın sıcaklığıyla pikniği, deniz havası, sonbahar da yaprak dökümünü seyredilişi, İlkbahar da yağmur altında bir izdivaçla ağaçların yeşermesini beklemek ve kışın özelliği beyaza bürünmesi değil mi.
Kar kışın simgesi olmasıyla çevreyi saran o güzelim sere serpe yayılan beyaz kar örtüsü yüksek tepeden baktığında etrafı kaplayan beyaz içinde bacadan çıkan dumanı, yürürken izlerini ararken gözlerin kamaşır sanki beyaz hasse sermişsin de üzerinde yürümeye kıyamıyorsun. Kış uzun gecelerin tandırbaşı sohbetleri günümüzde ise televizyon karşısında mısır patlatılıp dinlenilen; çocukların kardan adam yapma kızak kayma eğlencesi yine günümüz de Kayak tesisleriyle insanların vazgeçilmez eğlencesidir.
Onun içindir ki; Bayburt’ta da geçen yıllara göre biraz olsun kış karla beraber etkisini gösterdi. Tabii ki doğa olaylarından şikayetimiz yoktur. Çünkü bizler bahar da nasıl yağmur yağmazsa kurak geçti dersek kar yağmadığı zamanda kışın yazın kuraklığına işaret ve karın topraktaki mikropları temizlediğini için yağmadığı zaman hastalıklara meydan verdiğini düşünürüz. O yüzden karın hem sağlığa hem de toprağa faydasının olduğunu bilmekteyiz.
Bayburt’ta da insanlar kışa her zaman yazdan ihtiyaçlarını karşılayarak girerler. Tabii ki o eski kış şartları ve imkansızlıkları olmasa bile alışıla gelmiş bir takım tedarikler içerisinde oluruz. Büyüklerimizin anlattığı dizi boyu ve hatta bacada baca atlayacak kadar kar yağışları yoktur. Ayrıca kış ihtiyacı olan yiyecek stoklama dediğimiz gelenekler eskisi kadar olmasa bile yine de turşumuz, lorumuz, pasımız,patatesimiz, soğanımız, kabağımızı, lahanamızı, kavutumuzu v.s.lerimizi yine hazırlarız. Büyüklerimizden kalan alışkanlıklarımızı devam ettirerek geleneklerimizi de yaşatmalıyız.
Oysa günümüz de artık günümüz de derin dondurucular ve turfanda dediğimiz sebzelerimiz hem her ay bulmak mümkündür. Hal böyle olunca tabii ki şimdi ki insanlarında fazla zahmetlere katlanmazorunluluğu olmuyor. Aynı durum yakacak içinde geçerlidir; çünkü artık Bayburt’ta yazdan yakacak derdi başlayarak devam ediyor ama şehirleşmenin de etkisiyle beraber kooperatifleşerek konutların meydana gelmesiyle kaloriferle binalarda çoğaldı aynı zamanda artık günümüzde kat kaloriferi dediğimiz olaylarda gelişmektedir.
Yine kış kapıdan görünür, ortalık beyaza bürünür, bu hayatta böyle yürür.
eyvallah çok beğendim